O, çok uzaklardan geldi.
- He came from far away.
Ben uzakta bir ışık gördüm.
- I saw a light far away.
Onlar büyükelçi Tom Jackson'ı ellerinden geldiği kadar Washington'dan uzağa gönderdiler.
- They sent ambassador Tom Jackson as far away from Washington as they ever could.
Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim.
- Even if you go far away, let's keep in touch with each other over the phone.
O, çok uzaklardan geldi.
- He came from far away.
Uzaklarda ama hala onu seviyorum.
- She is far away, but I still love her.
Tom bizi duyamayacak kadar çok uzakta.
- Tom is too far away to hear us.
Çok uzakta olmayan bir silah sesi duyduk.
- We heard a shot not far away.
O, uzakta bir ışık gördü.
- He saw a light far away.
Ben uzakta bir ışık gördüm.
- I saw a light far away.
Their formatting and organization is far and away better than their closest rival.
... so that Russia and the United States is--by far and away the two largest nuclear powers--are ...