Tom'un müthiş bir fikri vardı.
- Tom had a splendid idea.
John'un aklına müthiş bir fikir geldi.
- A splendid idea occurred to John.
Tom harika bir iş yaptı.
- Tom did a splendid job.
Tiyatronun yeni yapısı çok görkemli görünüyor.
- The new edifice of the theatre looks very splendid.
O kalıntılar bir zamanlar görkemli bir saraydı.
- Those ruins were once a splendid palace.