O bir soprano olarak ünlüdür.
- She is famed as a soprano.
Yeteneği ve sanatı olan bu dünyada ünlü olur.
- He who has skill and art, becomes famed in the world.
Mimar dünya çapında ün kazandı.
- The architect achieved worldwide fame.
Romancı olarak ün kazandı.
- He won fame as a novelist.
Zenginlik ve şöhret umurumda değil.
- I don't care for wealth and fame.
Bütün zenginliği ve şöhretine rağmen o mutsuzdur.
- Even with all his wealth and fame, he's unhappy.
Kleopatra güzelliğiyle nam salmıştı.
- Cleopatra was famed for her beauty.