Biz geçen sonbaharda New York'a taşındık.
- We moved to New York last fall.
Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.
- The leaves of the trees turn yellow in fall.
Gurur bir düşüşten önce gider.
- Pride goes before a fall.
O, düşüşten sonra topal oldu.
- He was lame after the fall.
Ham petrol fiyatı düşmektedir.
- Crude oil has been falling in price.
Buz üzerinde düşmek incitir.
- Falling on ice hurts.
Saçınız dökülmeye başlayacaktır.
- Your hair will start to fall out.
Hans Berlin duvarının yıkılmasını hatırlayacak kadar yaşlıyım dedi.
- I'm old enough to remember the fall of the Berlin wall, said Hans.
Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
- She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü.
- Newton saw an apple fall off a tree.
Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.
- Sami falls into that category of people.
Kilise katılımı düştü.
- Church participation has fallen.
Tom nöbette uykuya dalmakla suçlandı.
- Tom was accused of falling asleep on guard duty.
Uykuya dalmak elimde değildi.
- I couldn't help falling asleep.
Yapraklar ekimde düşmeye başlar.
- Leaves begin to fall in October.
O, bir düşmede yaralandı.
- She was injured in a fall.
Ne Roma İmparatorluğu'nun çöküşüne yol açtı?
- What led to the fall of the Roman Empire?
Soğuk savaş, SSCB'nin çöküşü ile birlikte sona erdi.
- The cold war ended along with the fall of the USSR.
Tom tanıştığı her güzel kıza aşık olur.
- Tom falls in love with every beautiful girl he meets.
Orman sonbaharda çok güzeldir.
- The forest is very beautiful in the fall.
Anadili olarak konuşan kişi sayısı 10'dan aza düştüğünde bir dil ölü olarak kabul edilir.
- A language is considered dead when the number of native speakers falls to less than 10.
Bay Jones ders esnasında uyuduğum için beni azarladı.
- Mr. Jones reprimanded me for falling asleep during class.
Saçımın çoğu döküldü.
- A lot of my hair has fallen out.
Ağacın bütün yaprakları döküldü.
- The tree's leaves have all fallen.
O tekrar hastalanmaktan korkuyor.
- She is afraid of falling ill again.
Orada harika bir şelale gördüm.
- I saw a wonderful fall there.
Bu kulübe çökme tehlikesinde.
- This hut is in danger of falling down.
This is a monument to all those who fell in the First World War.
And so it falls to me to make this important decision.
Rome fell to the Goths in 410 AD.
Thrown from a cliff, the stone fell 100 feet before hitting the ground.
He set up his rival to take the fall.
Our senator fell into disrepute because of the banking scandal.
the fall of Rome.
Ghoaſt . / To morrow in the battaile thinke on me, / And fall thy edgeleſſe ſword, diſpaire and die.
She has fallen ill.
... you understand the basic principal behind relativity, bingo! The equation just falls ...
... to unlock the heavens. If apples falls, does the moon also fall? And the answer ...