Grup, gelecek turla ilgili çok heyecanlı.
- The band are very excited about their upcoming tour.
Linda teyzesi Nancy'nin onu ziyaret etmek için geldiğini öğrendiği için aşırı heyecanlıydı.
- Linda was wildly excited to learn that her aunt Nancy was coming to visit her.
Zafer bizi heyecanlandırdı.
- The victory excited us.
Kanın görünüşü onu heyecanlandırdı.
- The sight of blood made her excited.
Stadyumda bir sürü coşkulu taraftar vardı.
- There were a lot of excited fans in the stadium.
Sen çok heyecanlanmış olmalısın.
- You must be very excited.
Tom bir şeyden heyecanlanmıştı.
- Tom was excited about something.
Tom mutlu ve heyecanlı görünüyor.
- Tom seems to be happy and excited.
Çok mutlu ve çok heyecanlıyız.
- We're very happy and very excited.
When Barbara came on SNL I nearly choked on my cigarette because I was just so faklempt.