Sen sadakatı nasıl tanımlardın?
- How would you define faithfulness?
Sadakat bir erdemdir.
- Faithfulness is a virtue.
Sadakat bir erdemdir.
- Faithfulness is a virtue.
Sen sadakatı nasıl tanımlardın?
- How would you define faithfulness?
O bir inanç insanıdır.
- He is a man of faith.
Mevcut sisteme inançlarını kaybettiler.
- They lost faith in the existing system.
Bir dua, iman olmadan işe yaramaz.
- A prayer without faith is useless.
Hristiyan inancında, imanlıların inancına göre, tek bir tanrının vardır ve İsa tanrının oğludur.
- In the Christian faith, followers believe that there is only one God, and Jesus Christ is the Son of God.
İnsanlar bankalara güvenini kaybettiler.
- People lost faith in banks.
Kendinize olan güveni asla kaybetmeyin... Yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.
- Never lose faith in yourself. You can do everything you want to do.
Köpeklerin vefakarlığı bizi etkiler.
- Dogs' faithfulness impresses us.
Tom kesinlikle Mary'nin sadık olduğuna inanıyor.
- Tom certainly believes Mary is faithful.
İnanç her şeyi mümkün kılar....aşk her şeyi kolaylaştırır.
- Faith makes all things possible.... love makes all things easy.
Kız kardeşinin aksine, o, ebeveynlerinin ona verdiği dini inancı korudu.
- Unlike his sister, he has retained the religious faith his parents brought him up in.
O, dinozorun sadık minyatürüne baktı.
- He stared at the faithful miniature of the dinosaur.
Sen sadakatı nasıl tanımlardın?
- How would you define faithfulness?
Tom görevlerini sadakatle gerçekleştirdi.
- Tom performed his duties faithfully.
Sözüne sadık olmalısın.
- You must be faithful to your word.
Tom görevlerini sadakatle gerçekleştirdi.
- Tom performed his duties faithfully.
Sen sadakatı nasıl tanımlardın?
- How would you define faithfulness?
Don't like the name, don't like it. There's no sneddum to it. Besides, it makes me think of my Aunt Jinny. She called her three girls Faith, Hope and Charity. Faith didn't believe in anything - Hope was a born pessimist - and Charity was a miser. You ought to be called Red Rose - you look like one when you're mad.
Have faith that the criminal justice system will avenge the murder.
Faith is the assured expectation of things hoped for, the evident demonstration of realities though not beheld. (Hebrews 11:1 NWT).
The Christian faith has been spread by proselytizing.
I have faith in the goodness of my fellow man.
I have faith in the healing power of crystals.