factually fair; correct; proper

listen to the pronunciation of factually fair; correct; proper
Englisch - Türkisch

Definition von factually fair; correct; proper im Englisch Türkisch wörterbuch

just
sadece

Yaz tatili sırasında sadece dinleneceğim. - I'm just going to rest during the summer vacation.

Biletler, alındığı gün de dahil olmak üzere sadece iki gün geçerlidir. - Tickets are valid for just two days, including the day they are purchased on.

just
henüz

Henüz ne diyeceğimi bilmiyorum. - I just don't know what to say.

Johnny sadece birkaç ay önce İspanya'ya taşındı, o henüz İspanyolca konuşmaya alışkın değil. - Johnny moved to Spain just a few months ago, so he isn't used to speaking Spanish as yet.

just
{s} tam

Dükkan tiyatronun tam karşısında. - The store is just across from the theater.

Bir kelime kullandığımda,Humpty Dumpty ifade etmek için tam benim seçtiğimi o ifade ediyor-ne daha fazla ne daha az dedi. - When I use a word, Humpty Dumpty said, it means just what I choose it to mean - neither more nor less.

just
{s} yerinde

Bence Tom'un öfkesi sadece bir savunma mekanizması; Yerinde olsam şahsen bunu kabul etmezdim. - I think Tom's anger is just a defense mechanism; I wouldn't take it personally if I were you.

Ben onu ararken sadece bir dakika yerinde kal. - Just stay put for a minute while I look for him.

just
gücü gücüne
just
zar zor

Tom testi sadece zar zor geçti. - Tom just barely passed the test.

Tom kirayı ödemek için yeterli parayı zar zor kazanmayı başardı. - Tom just barely managed to earn enough money to pay the rent.

just
haksever
just
güç bela
just
tamı tamına
just
anca

Tom sadece arkadaş olmak istedi. Ancak, Mary çok daha fazlasını istedi. - Tom wanted to be just friends. However, Mary wanted much more.

Kesinlikle. Ancak onu teyit etmem gerekecek, lütfen sadece biraz bekleyin. - Certainly. I will need to confirm it, however. Please wait just a moment.

just
tastamam
just
{s} net

Sadece net bir cevap istiyorum. Daha fazla bir şey değil. - I just want a straight answer. Nothing more.

just
(İnşaat) henüz, hemen, ancak K
just
tam anlamıyla

Tom'un en büyük oğlu, tam anlamıyla kendisine benziyor. - Tom's oldest son looks just like him.

Yeni şapkana tam anlamıyla bayılıyorum. - I just adore your new hat.

just
tek kelimeyle

Tom tek kelimeyle iyi yönetiyor. - Tom has been managing just fine.

Tom tek kelimeyle farklı. - Tom is just different.

just
justnesshak
just
the just iyiler justly adaletle
Englisch - Englisch
just

It is a just assessment of the facts.

factually fair; correct; proper
Favoriten