Anladığım kadarıyla, bu iki deneyin ortak faktörleri yok.
- In my understanding, those two experiments do not have common factors.
Bir sürü komplike faktörler var.
- There are many complicating factors.
Halı fiyatı üç etken tarafından belirlenir.
- The price of the carpet is determined by three factors.
Birçok etken düşünülmelidir.
- Many factors must be considered.
O kesinlikle bir etmendir.
- That's certainly a factor.
Onlar burada bir fabrika inşa etmenin çok pahalı olacağını düşündü.
- They thought it would be too expensive to build a factory here.
Büyük şirketleri dava etmeyi zorlaştıran diğer önemli etkenler de faaliyetlerinin boyutları ve karmaşıklığıdır.
- Other factors of importance, which make litigation of large corporations more difficult, are the size and complexity of their activities.
Birçok etken düşünülmelidir.
- Many factors must be considered.
Tom, borsanın şirketin başarısızlığında bir faktör olduğunu raporunda belirtti.
- Tom noted in his report that the stock market was a factor in the company's failure.
Sağlık mutluluk için önemli bir faktördür.
- Health is an important factor of happiness.
Ben sadece basit bir fabrika işçisiyim. Neden beni rahatsız ediyorsunuz?
- I'm just a simple factory worker. Why do you bother me?
The economy was a factor in this year's budget figures.
... interesting new form factors and awesome new features. In fact, an example is this device ...
... works, what’s more reliable, what’s less reliable, what are the factors that affect ...