If you're shooting at an f-stop of 2.8, then the lens will take in a lot more light than it would if the f-stop was at 22.
The anticipation is always worse than the calamity.
- Bekleme her zaman felaketten daha kötüdür.
Jim said that he wouldn't mind waiting for us.
- Jim bizi beklemesinin bir sakıncası olmayacağını söyledi.
You shouldn't wait here.
- Burada beklememen gerekir.
Five patients were in the waiting room.
- Bekleme salonunda beş hasta vardı.
We men are used to waiting for the women.
- Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
National rescue teams are on standby ready to fly to Japan.
- Milli kurtarma ekipleri beklemede Japonya'ya uçmaya hazır.
Please hang your coat in the anteroom.
- Lütfen ceketinizi bekleme odasına asın.
There is an anteroom adjoining the library.
- Kütüphaneye bitişik bir bekleme odası var.
Five patients were in the waiting room.
- Bekleme salonunda beş hasta vardı.
There were five patients in the waiting room.
- Bekleme salonunda beş hasta vardı.