Tom is opportunistic, isn't he?
- Tom fırsatçı, değil mi?
Tom is quite opportunistic, isn't he?
- Tom oldukça fırsatçı, değil mi?
He made good use of the opportunity.
- O, fırsatı iyi kullandı.
You should make the most of this rare opportunity to demonstrate your talent.
- Yeteneğini göstermek için bu az bulunur fırsatı en iyi şekilde kullanmalısın.
It'll be a big occasion.
- Bu büyük bir fırsat olacak.
I never have had occasion to use it.
- Bunu kullanma fırsatım hiç olmadı.
Take it easy. I can assure you that chances are in your favor.
- Sakin olun. Ben fırsatların sizin lehinize olduğunu size temin ederim.
Don't let this chance slip by.
- Bu fırsatın kaçmasına izin vermeyin.
New opportunities are opening up to you.
- Yeni fırsatlar sana açılıyor.
We caught a big break.
- Büyük bir fırsat yakaladık.
Give me a break. If you have something to say, stop making faces and say it.
- Bana bir fırsat ver. Söyleyecek bir şeyin varsa, surat asmayı bırak ve onu söyle.
This is a big opportunity for you to show what you can do.
- Ne yapabileceğini göstermen için bu büyük bir fırsat.
Don't you think this is a good opportunity to show off your talents?
- Bunun yeteneklerini göstermek için iyi bir fırsat olduğunu düşünmüyor musunuz?