fışkırma

Türkisch - Englisch

Definition von fışkırma im Türkisch Englisch wörterbuch: gush; spurt; spout; gushing out, spurting out, squirting forth, jetting, ejection; outburst; springing up, bursting forth (of plants); emanation; jet; squirt; eruption; efflux; (Astronomi) prominence; flushing; spouting; flush; {i} gushing; spirt
fışkırmak: squirt
fışkırmak: {f} well
fışkırmak: gush out
fışkırmak: shoot from
fışkırmak: spring from
fışkırmak: spirt
fışkırmak: {f} blow
fışkırmak: spurt out
fışkır: spout
fışkır: {f} gush
Tears gushed from her eyes. - Gözlerinden yaş fışkırdı.
fışkır: {f} gushing
fışkırmak: gush
fışkırmak: spurt
fışkırmak: flush
fışkırmak: spout
fışkırmak: well forth
fışkırmak: belch
fışkırmak: to overflow from, superabound in
fışkırmak: burst
fışkırmak: well out
fışkırmak: (for plants) to spring up, burst forth
fışkırmak: well up
fışkırmak: to gush out, spurt out, squirt forth, jet
fışkırmak: ejaculate
fışkırmak: erupt
fışkırmak: to spurt out, to gush, to squirt, to spout, to jet

Türkisch - Türkisch

Definition von fışkırma im Türkisch Türkisch wörterbuch: Güneş yüzeyinden uzaya sıcak gaz kütlelerinin fırlaması; Fışkırmak işi; (Osmanlı Dönemi) İNŞİHAB; feveran
Fışkırmak: (Osmanlı Dönemi) ERŞ
fışkırmak: Gaz veya sıvılar bir yerden basınç etkisiyle yukarıya doğru birdenbire ve hızla çıkmak: "Suya en başköşeyi ayırmalarının nedeni de iyi suyun, hemen hemen memleketimizin dört bucağından fışkırmasıdır."- S. Birsel
fışkırmak: Bitkiler toplu hâlde, gür olarak yetişmek: "Kaldırım taşları arasından fışkırmış otların bütün sokağı bürüyeceği muhakkak!"- Y. Z. Ortaç
fışkırmak: Toplu hâlde, gür olarak yetişmek
fışkırmak: Bir şey bir yerde bol bol görülmek: "Ölümsüzlerden fışkıran ışık, karanlıkları bir anda dağıttı."- C. Meriç
fışkırmak: Gaz veya sıvılar bir yerden basınç etkisiyle yukarıya doğru birdenbire ve hızla çıkmak
fışkırmak: Bir şey bir yerde bol bol görülmek

fışkırma

Silbentrennung

fış·kır·ma

Historie

Favoriten