füttern

listen to the pronunciation of füttern
Englisch - Türkisch

Definition von füttern im Englisch Türkisch wörterbuch

feed
(Tekstil) 1. beslemek 2. besleme
feed
ikmal
feed
yemlemek
feed
hayvan yiyeceği
feed
{f} besle

O, büyük ailesini beslemek zorundaydı. - He had to feed his large family.

Çoğu balinalar planktonla beslenir. - Most whales feed on plankton.

feed
yemek

Sana çok yemek vermediler, değil mi? - They didn't feed you much, did they?

Annem bana hepimiz yemek yeyinceye kadar köpeği beslemememi rica etti. - My mother asked me not to feed the dog until after we had all eaten.

feed
beslenmek
feed
besleme

O, büyük ailesini beslemek zorundaydı. - He had to feed his large family.

İlginç bir kişi olmak için aklınızı beslemek ve egzersiz yaptırmak zorundasınız. - To be an interesting person you have to feed and exercise your mind.

feed
(Bilgisayar) Özet akışı, bilgilendirme
feed
feed up fazla yedirmek
feed
yiyecek vermek
feed
besle,v.besle: n.besleme
feed
{f} otlatmak
feed
gıdası olmak
feed
{f} yemek yemek
feed
(Tıp) Beslenmek, gıda almak
feed
{f} yemek vermek
feed
{f} (fed)
feed
{f} doyurmak

Anneler çocuklarını doyurmak için kendileri açlıktan öldü. - Mothers starved themselves to feed their children.

feed
(Tıp) Yiyecek, gıda, havyan yemi