Yumi yoğun biçimde İngilizce çalışıyor.
- Yumi is studying English intensively.
Daha yoğun ve etkili çalışmamız gerekiyor.
- We need to work more intensively and effectively.
Kedi büyük, yuvarlak, mavi gözleriyle yoğun olarak ona baktı.
- The cat looked intensively at him with her big, round, blue eyes.