Onların cihazı son derece gelişmiş.
- Their equipment is extremely advanced.
Tom şimdi son derece meşgul.
- Tom is extremely busy now.
Tom ve erkek kardeşleri çok yakındır.
- Tom and his brothers are extremely close.
Çok tembel görünüyorsun.
- You seem to be extremely lazy.
Biz ziyadesiyle mutluyuz.
- We're extremely happy.
Tom aşırı derecede yorgun olduğunu söyledi.
- Tom said he was extremely tired.
Mary aşırı derecede çekici.
- Mary is extremely attractive.
Tom, aşırı gergin görünüyor.
- Tom looks extremely nervous.
Bu onun için aşırı derecede zordur.
- This is extremely hard for him.
Mary fazlasıyla çekici.
- Mary is extremely attractive.
Öneriniz biraz aşırı.
- Your proposal is a bit extreme.
O, bazen aşırıya kaçmak istiyordu.
- He sometimes wished to go to extremes.
O bir uçtan diğerine düştü.
- He fell from one extreme to the other.
Fadıl açgözlülüğünü örtmek için uçlara gitti.
- Fadil went to extremes to cover up his greed.
Onun fikirleri benim için çok aşırı.
- His ideas are too extreme for me.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Tom şimdi son derece meşgul.
- Tom is extremely busy now.
İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
- The British people in general are extremely fond of their pets.
Onların cihazı son derece gelişmiş.
- Their equipment is extremely advanced.
İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
- The British people in general are extremely fond of their pets.
Tom aşırı derecede yorgun olduğunu söyledi.
- Tom said he was extremely tired.
Bu onun için aşırı derecede zordur.
- This is extremely hard for him.
Tom son derece şiddetli.
- Tom is extremely violent.
Onlar olağanüstü durumlar.
- They are the extreme cases.
Kasaba Japonya'nın en uç kuzeyindedir.
- The town is located in the extreme north of Japan.
Suyu ölçüsüz ve aşırı miktarda içmek su zehirlenmesi ile sonuçlanabilir, potansiyel olarak ölümcül bir durum.
- Drinking excessive and extreme amounts of water can result in water intoxication, a potentially fatal condition.
Birçok yer, kıyı şeridine yakın olmalarına rağmen oldukça ekstrem iklimlere sahiptir.
- Many locations, despite being situated near coastlines, have fairly extreme climates.
Yüksek bir yapıdan atlamak ekstrem bir spordur.
- Base jumping is an extreme sport.
In the empty and extreme cold theatre.
I have found this website to be extremely useful.
- I've found this website to be extremely useful.
I am extremely hungry.
- I'm extremely hungry.
After shooting Joan to death, he'd gone home and killed himself, leaving behind a wife and young daughter. And a written confession that sounded all kinds of crazy.
He was boiling mad.
It turns out he was too bleeding cheap to ever drain the oil.
I think the new laws are extreme, but many believe them necessary for national security.
His extreme love of model trains showed in the rails that criscrossed his entire home.
extremes of temperature.
It is blindingly obvious that we need more serious contributors.
freakin' awesome!.
... extremely useful. ...
... Well, thanks to your extremely hard work, I'm excited to announce today that we've exceeded ...