Hata yapmaktan korkuyor.
- He is afraid of making mistakes.
Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid of making mistakes.
Onu yaparak beni çok mutlu ediyorsun.
- You're making me very happy by doing that.
Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
- Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.
O yaşlı adam elli yıldır ev yapımı viski imal etmekteydi.
- That old man had been making homemade whiskey for fifty years.
O yaşlı adam elli yıldır kaçak viski imal etmekteydi.
- The old man had been making white lightning for 50 years.
Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid of making mistakes.
Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
- Tom worries about making mistakes at work.
Yeni yasa on iki aydır yapım aşamasındaydı.
- The new law was twelve months in the making.
Film yapımı heyecan verici bir iştir.
- Movie making is an exciting job.
Kendimi Fransızca ifade etmede hâlâ zorlanıyorum.
- I still have difficulty in making myself understood in French.
Onunla alay etmemek elimde değil.
- I can't help making fun of him.