Geçmiş ve gelecek yok; her şey sonsuz bir şimdikilikte akıyor.
- There is not past, no future; everything flows in an eternal present.
Ayın üstünde, her şey sonsuz; altında, insanoğlu hariç bir şey yok.
- Above the moon, everything is eternal; below, there is nothing save mortality.
Bizim zafer ebedi olacaktır.
- Our glory will be eternal.
Ebedi olmayan şey ebediyen kullanımdan kalkmıştır.
- What is not eternal is eternally outdated.
Tek başına değişim, sürekli, sonsuz ve ölümsüzdür.
- Change alone is eternal, perpetual, immortal.
Leyla yanında daima o silahı taşıyordu.
- Layla carried that gun with her at all times.
Her zaman çevrenize dikkat edin.
- Pay attention to your surroundings at all times.
Mary dizüstü bilgisayarını her zaman yanında bulundurur.
- Mary keeps her laptop with her at all times.
Savaşlar gelir ve gider, ancak askerler baki kalırlar.
- Wars come and go, but soldiers stay eternal.
Eric daimi bir iyimserdir.
- Eric is an eternal optimist.