Evren hakkında düşünmek bende her zaman varoluşsal bir kriz yaratır.
- Thinking about the universe always gives me an existential crisis.
Tom varoluşsal bir kriz geçiriyor.
- Tom is having an existential crisis.
İngilizce Q, W ve X harfleri bulunmaktadır.
- The letters q, w and x exist in English.
Tom hayaletlerin var olduğuna inanmıyor.
- Tom doesn't believe that ghosts exist.
Hayaletlerin var olduğunu düşünüyorum.
- I think that ghosts exist.
Kıt kanaat yaşamaktan usandım.
- I'm sick of this hand-to-mouth existence.
Bazı Batılılar ruhlarının var olduğuna ve sonsuz yaşama sahip olduklarına artık inanmıyorlar.
- Some Westerners no longer believe that their soul exists and that they have eternal life.
Bu tür köpek sadece Japonya'da bulunur.
- This kind of dog exists only in Japan.
Apotik veya “gece yarısı” bölgesi 1.000 metrenin altındaki derinliklerde bulunur. Güneş ışığı bu derinliklere nüfuz etmez ve bölge karanlıkta kalır.
- The aphotic, or “midnight,” zone exists in depths below 1,000 meters. Sunlight does not penetrate to these depths and the zone is bathed in darkness.
Kıt kanaat yaşamaktan usandım.
- I'm sick of this hand-to-mouth existence.
Bu dünyada erkekler zengin olmak için değil, mutlu olmak için var olurlar.
- Men do not exist in this world to become rich, but to become happy.