Definition von exercises im Englisch Türkisch wörterbuch
- alıştırmalar
Matematik alıştırmaları için kız kardeşime yardım ediyorum.
- I am helping my sister to do her math exercises.
Bu Fransızca alıştırmalar kolay değil.
- These French exercises are not easy.
- egzersiz
Hafif egzersizler kendimizi iyi hissetmemizi sağlar.
- Moderate exercises will make us feel good.
Tom, her sabah bazı hafif egzersizler yapmaya çalışır.
- Tom tries to do some light exercises every morning.
- egzersizler
- exercise
- egzersiz yapmak
Egzersiz yapmak için günün en sevdiğin vakti nedir?
- What's your favorite time of day to exercise?
Ilımlı egzersiz yapmak sizi sağlıklı tutacaktır.
- Taking moderate exercise will keep you healthy.
- exercise
- alıştırma yapmak
Sen alıştırma yapmak için zamanı nasıl bulursun?
- How do you find the time to exercise?
- exercise
- egzersiz
O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.
- He put emphasis on the importance of the exercise.
Yürümek iyi egzersizdir.
- Walking is good exercise.
- exercise
- {i} alıştırma
Bütün alıştırmaları yarım saatten kısa bir sürede çözdüm.
- I solved every exercise in less than half an hour.
Matematik alıştırmaları için kız kardeşime yardım ediyorum.
- I am helping my sister to do her math exercises.
- exercise
- çalışma
O, laboratuar çalışmalarının sınavı öncesinde teslim edilmesini şart koşuyor.
- He requires that the laboratory exercises be handed in before the final exam.
- exercise
- alıştırma egzersiz
- exercise
- meşk
- exercise
- talim
- exercise
- yerine getirme
- exercise
- (Ticaret) işleme koyma
- exercise
- (Askeri) eğitim
- exercise
- jimnastik yapmak
- exercise
- idmanla geliştirmek
- exercise
- (Ticaret) opsiyonun kullanılması
- exercise
- antreman yapmak
- exercise
- (Tıp) eksersiz
- exercise
- yerine getirmek
- exercise
- kızgın
- exercise
- heyecanlı
- exercise
- kullanmak
Sessiz kalma hakkımı kullanmak istiyorum.
- I wish to exercise my right to remain silent.
- commencement exercises
- başlangıç egzersizleri
- exercise
- egzersiz yaptırmak
Köpeğinize egzersiz yaptırmak için en sevdiğiniz şey nedir?
- What's your favorite way to exercise your dog?
İlginç bir kişi olmak için aklınızı beslemek ve egzersiz yaptırmak zorundasınız.
- To be an interesting person you have to feed and exercise your mind.
- exercise
- antrenman
- exercise
- antreman
- exercise
- tatbikat
- exercise
- idman
- exercise
- egzersiz/alıştırma yapmak
- exercise
- {f} alıştırma yap
Sen alıştırma yapmak için zamanı nasıl bulursun?
- How do you find the time to exercise?
- do exercises
- egzersiz yapmak
- exercise
- {f} alıştır
Bütün alıştırmaları yarım saatten kısa bir sürede çözdüm.
- I solved every exercise in less than half an hour.
Bizim alıştırmaları öğretmen düzeltir.
- The teacher corrects our exercises.
- exercise
- (Kanun) (hak, yetki) Kullanmak
- exercise
- {f} çalışma yapmak
- floor exercises
- taban egzersizleri
- stretching exercises
- esneme hareketleri
- composition and exercises
- kompozisyon ve alıştırmalar
- disciplinary exercises
- (Askeri) DİSİPLİN EĞİTİMİ: Bedeni gelişmeden çok verilen emirlerin sağlıklı ve hızlı biçimde yerine getirilmesi ve moral eğitimi yapmak amacıyla askeri eğitime dahil edilmiş olan hareketler. Dönüşler, esas duruş, el ile selamlama vesaire hareketler disiplin eğitimine dahildir
- exercise
- {f} uygulamak
- exercise
- {i} uygulama
- exercise
- beden terbiyesi
- exercise
- (Tıp) Hareket yeteneği azalan veya kaybolan bir organ (kol, bacak, el vs)'a eski hareketini kazandırmak amacıyla yaptırılan belirli hareketler, alıştırma, egzersiz
- exercise
- {f} hareket ettirmek
- exercise
- tecrübe
- exercise
- (Askeri) TIBBİ EGZERSİZ, EGZERSİZ: Tıbbi tedavinin bir kolu. Bu tıbbi tedavi "active exercise", "asistive exercise", "conditioning exercise", "heavy resistant exercise", "passive exercise", "progressive exercise", "remedial exercise", "resistive exercise" ve "tolerance exercise" nevilerine ayrılır. Bu terimlere bak
- exercise
- {i} yapma
O ona daha fazla egzersiz yapmasını tavsiye etti.
- She advised him to do more exercise.
O ona egzersiz yapmasını tavsiye etti.
- She advised him to exercise.
- exercise
- {f} alıştırmak
- exercise
- (Tıp) Vücut kaslarını kuvvetlendirmek amacıyla ,germe ve gevşetme şeklind yapılan sistemik hareketler, vücut hareketleri, idman, jimnastik
- exercise
- harek
Hareketli egzersiz seni terletir.
- Vigorous exercise makes you sweat.
- exercise
- {i} kullanma
Sessiz kalma hakkımı kullanmak istiyorum.
- I wish to exercise my right to remain silent.
Herkesin oy hakkını kullanması gerekir.
- Everyone should exercise their right to vote.
- exercise
- jimnastik
- exercise
- {f} çalıştırmak
- exercise
- deney
- exercise
- {i} yorum
- exercise
- {i} tören
- exercise
- {f} göstermek
- exercise
- alıştırı
- exercise
- kullanmnak
- frenkel's exercises
- (Tıp) Tabes dorsalis vakalarında hastaya adale ve duyularını kullanması için yaptırılan ekzersizler
- grand joint exercises
- (Askeri) GENEL MÜŞTEREK TATBİKAT: Müşterek Kurmay Başkanları Heyetinin emri üzerine, iki veya üç kuvvetin herbirinden büyük kısımların iştirakiyle yapılan tatbikat. Ayrıca bakınız: "jointed exercises"
- joint exercises
- (Askeri) MÜŞTEREK TATBİKATLAR: ABD Silahlı Kuvvetleri'nden en az ikisinin katıldığı tatbikat. Bunun üç çeşidi vardır; "grand joint exercises" (genel müşterek tatbikat), "major joint exercises" (büyük müşterek tatbikat), "minor joint exercises" (küçük müşterek tatbikat)
- major joint exercises
- (Askeri) BÜYÜK MÜŞTEREK TATBİKATLAR: Kuvvetlerden birinin teşebbüsü ve diğer bir veya daha çok kuvvetin iştirakiyle yapılan büyük ölçüde, müşterek manevralar. Ayrıca bakınız: "joint exercise"
- marketing exercises
- pazarlama çalışmaları
- minor joint exercises
- (Askeri) KÜÇÜK MÜŞTEREK TATBİKAT: Bak. "joint exercise"
- setting up exercises
- jimnastik
- setting up exercises
- egzersiz
- stretching exercises
- (Tıp) germe egzersizi