Her kural için istisnalar vardır.
- There are exceptions to every rule.
Bu istisnai bir durumdur.
- This is an exceptional case.
Bazı özel durumlarımız olacak.
- We'll have some exceptions.
Genç adam kuralları biliyor ama yaşlı adam kural dışı durumları biliyor.
- The young man knows the rules, but the old man knows the exceptions.
Genç adam kuralları biliyor ama yaşlı adam kural dışı durumları biliyor.
- The young man knows the rules, but the old man knows the exceptions.
Tom hiç kimse için ayrım yapmaz.
- Tom doesn't make exceptions for anyone.
İstisnasız kural yoktur.
- There is no rule without exceptions.
İstisnasız hiçbir kural yoktur.
- There is no rule without exception.
Onun haricinde hiç kimse yoktu.
- No one was absent except her.
Suyla vaftiz etmem için beni gönderen kişinin bana söylediğinin haricinde...
- Except that the one who sent me to baptize with water told me...
Pazartesi hariç herhangi bir gün olur.
- Any day will do except Monday.
Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- I work every day except for Sundays.
Üç gün boyunca bir şey yememişti, adamın gıda dışında herhangi bir şey hakkında düşünme sorunu vardı.
- The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
Dün Tom ve Mary dışında hiç kimse gelmedi.
- No one came yesterday except Tom and Mary.
Her kural için istisnalar vardır.
- Every rule has its exceptions.
Bu istisnai bir durumdur.
- This is an exceptional case.
Kural yok, ama bazı istisnalar var.
- There is no rule, but there are some exceptions.
Bu kuralın istisnaları yoktur.
- This rule has no exceptions.
Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
- The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.
- I know nothing except that she left last week.
Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı.
- I would buy this watch, except it's too expensive.
Bazı özel durumlarımız olacak.
- We'll have some exceptions.
Offensive wars, except the cause be very just, I will not allow of.
I never made fun of her except teasingly.
he was a great lover of music, and perhaps, had he lived in town, might have passed for a connoisseur; for he always excepted against the finest compositions of Mr Handel.
Here getting Early Crash Dump when a first-chance exception happens can help in component identification before corruption starts spreading across data.
I think he took exception to the joke about environmentalists.
Upset, about 20 Kuala Lumpur-based judges met on 25 March and decided that Salleh should write to the king explaining their position. The king apparently took exception to the letter or to the manner in which it was sent.
... Einstein's theory has to work every single time without exception. One time Einstein's ...
... with one with exception actually um ...