Bir kedi haricinde ev boştu.
- The house was empty except for a cat.
Suyla vaftiz etmem için beni gönderen kişinin bana söylediğinin haricinde...
- Except that the one who sent me to baptize with water told me...
Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- I work every day except on Sunday.
Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- I work every day except for Sundays.
Benim dışında herkes meşgul.
- Everybody is busy except me.
Dün Tom ve Mary dışında hiç kimse gelmedi.
- No one came yesterday except Tom and Mary.
Her kural için istisnalar vardır.
- Every rule has its exceptions.
Bu kuralın istisnaları yoktur.
- This rule has no exceptions.
Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.
- I know nothing except that she left last week.
Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.
- We had no choice except to put up with it.
Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı.
- I would buy this watch, except it's too expensive.
Offensive wars, except the cause be very just, I will not allow of.
I never made fun of her except teasingly.
he was a great lover of music, and perhaps, had he lived in town, might have passed for a connoisseur; for he always excepted against the finest compositions of Mr Handel.