Tom hariç, bütün aile sessizce TV izliyordu.
- Except for Tom, the family was all watching TV in silence.
Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- I work every day except for Sundays.
Bazı değişiklikler hariç olmak üzere, proje onaylandı.
- Except for some modifications, the project was approved.
Fırtına olmasaydı daha erken varırdım.
- Except for the storm, I would have arrived earlier.
Baş ağrım olmasaydı giderdim.
- I would go except for my headache.
Mary'nin haricinde hepimiz Tom'un partisine gittik.
- All of us went to Tom's party except for Mary.
Bir kedi haricinde ev boştu.
- The house was empty except for a cat.
Suyla vaftiz etmem için beni gönderen kişinin bana söylediğinin haricinde...
- Except that the one who sent me to baptize with water told me...
Jim'in haricinde herkes geldi.
- With the exception of Jim, everybody came.
Pazartesi hariç herhangi bir gün olur.
- Any day will do except Monday.
Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- I work every day except for Sundays.
Benim dışında herkes meşgul.
- Everybody is busy except me.
İnsanların yiyecek için avlanmanın dışında yapacakları çok az şeyleri vardı.
- The men had little to do except hunt for food.
Bu kuralın istisnaları yoktur.
- This rule has no exceptions.
Her kural için istisnalar vardır.
- Every rule has its exceptions.
Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.
- I know nothing except that she left last week.
Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.
- Nothing could be done, except wait.
Bu saati satın alırdım fakat çok pahalı.
- I would buy this watch, except it's too expensive.
Offensive wars, except the cause be very just, I will not allow of.
I never made fun of her except teasingly.
he was a great lover of music, and perhaps, had he lived in town, might have passed for a connoisseur; for he always excepted against the finest compositions of Mr Handel.
... except for the really hard questions. ...
... the last 2,000 years at least, except for the Black Death in the 14th century, the population ...