O kelime onu mükemmel şekilde açıklıyor.
- That word describes it perfectly.
O, mükemmel bir centilmendir.
- He is a perfect gentleman.
Kim kendi anadilini kusursuz bir biçimde bilir?
- Who knows his own mother tongue perfectly?
O kusursuzca anlaşılabilir.
- That's perfectly understandable.
Tom tamamen iyi bir şekilde anlayabiliyor.
- Tom can understand perfectly well.
Tom şu anki aylığından tamamen memnun.
- Tom is perfectly satisfied with his current salary.
Hayali gitar becerilerini mükemmelleştirmek için saatler harcadı.
- He spent hours perfecting his air guitar skills.