excellence; value; merit; meritoriousness; worth

listen to the pronunciation of excellence; value; merit; meritoriousness; worth
Englisch - Türkisch

Definition von excellence; value; merit; meritoriousness; worth im Englisch Türkisch wörterbuch

virtue
{i} fazilet

Fazilet onun kendi mükafatıdır. - Virtue is its own reward.

virtue
{i} meziyet

Sabır, gücümün yetmediği bir meziyettir. - Patience is a virtue that I can't afford.

virtue
{i} erdem

Özür dilemek büyük bir erdemdir. - Apologizing is a great virtue.

Kahramanlık büyük bir erdemdir. - Bravery is a great virtue.

virtue
(Kanun) şiddet
virtue
erdemlilik
virtue
tesirsiz
virtue
{i} etki
virtue
avantaj
virtue
nedeniyle
virtue
iyi ahlâk doğruluk
virtue
gerekli olan şeyden fazilet çıkarmak
virtue
ismet
virtue
binaen
virtue
{i} namus

Leyla'nın namusu ele geçirilemezdi. - Layla's virtue was impregnable.

Leyla namusunu kaybetti. - Layla lost her virtue.

virtue
tesir
virtue
hasiyet
virtue
dolayı

O sıkı çalışma ve iyi iş duygusundan dolayı zengin oldu. - She became rich by virtue of hard work and good business sense.

virtue
(isim) iffet, namus, erdem, fazilet, meziyet, etki, üstünlük
Englisch - Englisch
virtue
excellence; value; merit; meritoriousness; worth
Favoriten