Tom muazzam servetin, onun emrinde olduğunu iddia etti.
- Tom claimed that the enormous property was at his disposal.
Bu ufacık gelişmenin yanında suç işlenmesindeki muazzam artış, muhakkak göz önünde bulundurulmalıdır.
- This slight improvement has to be set against an enormous increase in crime.
Fil kocaman bir yaratıktır.
- The elephant is an enormous creature.
Kocaman bir evde yalnız yaşıyor.
- She lives alone in a house of enormous dimensions.
Bir fil çok büyük bir hayvandır.
- An elephant is an enormous animal.
Karısına çok büyük bir servet bıraktı.
- He left his wife an enormous fortune.
Filler iri bir hayvandır.
- An elephant is an enormous animal.
Kuzenlerim arasında, bilirsiniz, en iri göğüsleri olan bir kız var.
- Among my cousins, you know, there's a girl with the most enormous breasts.
Tayfundan gelen hasar büyüktü.
- The damage from the typhoon was enormous.
O, çok büyük bir evde yaşar.
- He lives in an enormous house.
Aşırı derecede eğlendim, inan bana.
- I enjoyed myself enormously, believe me.