Henüz kesin olarak bilmiyorum.
- I don't know exactly yet.
Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.
- Life is not an exact science, it is an art.
Tamı tamına bu ne anlama geliyor?
- Exactly what does that mean?
Ben de tamı tamına aynısını seçerdim.
- I would choose the exact same thing.
Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
- You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman oluştuğunu söyleyemem.
- I couldn't say when exactly in my life it occurred to me that I would be a pilot someday.
Aslında, bunu bilmem gerekir. Bir dakika bekle, hatırlamama izin ver, Kesinlikle! Radyum elementinin atom numarası 88'dir
- Actually, I should know it. Wait a minute, let me remember. Exactly! The atomic number of radium is 88.
Tom tam olarak on iki dakika geç kalmıştı.
- Tom was exactly twelve minutes late.
Bu tam olarak doğru değil.
- That isn't exactly right.
O tam olarak doğru değil.
- That's not exactly true.
Sally, Bill'le tamamen aynı fikirde değildi ama onu destekledi.
- Sally didn't exactly agree with Bill, but she supported him.
O tamamen kesin değildir.
- It isn't totally exact.
Dikkatlice dinle ve tam olarak sana söylediğimi yap.
- Listen carefully and do exactly what I tell you.
Ne demek istediğini tam olarak biliyorum. Anne ve babalar gerçekten sinir bozucu olabiliyorlar.
- I know exactly what you mean. Parents can be really annoying.
Portre tam olarak gerçek şey gibi görünüyor.
- The portrait looks exactly like the real thing.
to exact revenge.
exact accounts.
Give me a precise answer.
- Give me an exact answer.
That's precisely what I meant.
- That's exactly what I meant.
... up to. So again, it's not singling them out, it's holding them to the exact same standard ...
... will show the exact same movies that we have just rented, both from the Web and from the ...