Kesin sıcaklık 22.68 derece Celsiustur.
- The exact temperature is 22.68 degrees Celsius.
Henüz kesin olarak bilmiyorum.
- I don't know exactly yet.
Tamı tamına bu ne anlama geliyor?
- Exactly what does that mean?
Ben de tamı tamına aynısını seçerdim.
- I would choose the exact same thing.
Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
- You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
Tam olarak ne yapıyorsun?
- What exactly are you doing?
Bu tam olarak doğru değil.
- That's not exactly right.
O tam olarak doğru değil.
- That's not exactly true.
Aslında, bunu bilmem gerekir. Bir dakika bekle, hatırlamama izin ver, Kesinlikle! Radyum elementinin atom numarası 88'dir
- Actually, I should know it. Wait a minute, let me remember. Exactly! The atomic number of radium is 88.
Bunu bitirmek için tam olarak on üç dakikan var.
- You have exactly thirteen minutes to finish this.
Dikkatlice dinle ve tam olarak sana söylediğimi yap.
- Listen carefully and do exactly what I tell you.
Portre tam olarak gerçek şey gibi görünüyor.
- The portrait looks exactly like the real thing.
Ne demek istediğini tam olarak biliyorum. Anne ve babalar gerçekten sinir bozucu olabiliyorlar.
- I know exactly what you mean. Parents can be really annoying.
Bu tamamen olmasını beklediğim şey.
- That's exactly what I expected to happen.
Tamamen haklısın, Tom.
- You're exactly right, Tom.
Tom ona aynen ne söylediysem yaptı.
- Tom did exactly as I told him to do.
Aynen yapmaya söz verdiğim şeyi yaptım.
- I've done exactly what I promised to do.
Tamamen haklısın, Tom.
- You're exactly right, Tom.
Sally, Bill'le tamamen aynı fikirde değildi ama onu destekledi.
- Sally didn't exactly agree with Bill, but she supported him.
Kesinlikle sana söylediğim gibi yapacaksın.
- You're going to do exactly as I tell you.
Tom kesinlikle tam olarak ne olduğunu biliyor.
- Tom definitely knows exactly what happened.
Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
- You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
O, tam olarak benim istediğimdir.
- It's exactly what I wanted.
Tom kesin olarak ne yapacağımı biliyor.
- Tom knows exactly what to do.
Ne zaman olduğunu kesin olarak biliyorum.
- I know exactly when that happened.
Tamı tamına bu ne anlama geliyor?
- Exactly what does that mean?
Tümüyle burada olman gerekmiyor.
- You're not exactly supposed to be here.
Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman oluştuğunu söyleyemem.
- I couldn't say when exactly in my life it occurred to me that I would be a pilot someday.
Tam olarak ne yapıyorsun?
- What exactly are you doing?
O tam olarak doğru değil.
- That's not exactly true.
O tam olarak doğru bir karşılaştırma değil.
- That's not exactly an accurate comparison.
Tamamen haklısın, Tom.
- You're exactly right, Tom.
Sen ve Tom tamamen aynısınız.
- You and Tom are exactly the same.
to exact revenge.
exact accounts.
In my doings I was exact.
Give me a precise answer.
- Give me an exact answer.
That's precisely what I meant.
- That's exactly what I meant.
They both did the exact same things in the exact same way.
dead center; dead aim; a dead eye; a dead level.
So you're saying that we have only three days left? / Yes, exactly!.
His complaint was exactly that she failed to meet the deadline by four days.
The edge is not exactly straight.
They both did the same exact things in the same exact way.
... In other words, the exact same ideology that let Toyota cream all three of Detroit's big ...
... will show the exact same movies that we have just rented, both from the Web and from the ...