evlatlı

listen to the pronunciation of evlatlı
Türkisch - Englisch

Definition von evlatlı im Türkisch Englisch wörterbuch

evlat
{i} child

Tom and Mary adopted three children. - Tom ve Mary üç çocuğu evlat edindiler.

Tom and Mary adopted two children whose parents had been killed by a suicide bomber. - Tom ve Mary ana-babası bir intihar bombacısı tarafından öldürülmüş iki çocuğu evlat edindiler.

evlât
{i} scion
evlat
seed
evlat
sonny

In the amusement park Mary found a boy on his own weeping, and spoke to him gently. Hey, sonny, what is it? Are you lost? Would you like me to take you to the Lost Children Department? - Eğlence parkında kendi kendine ağlayan bir erkek çocuk buldu, ve onunla kibarca konuştu. Hey, evlat, Sorun nedir? Kayboldun mu? Seni kayıp çocuklar bölümüne götürmemi ister misin?

evlat
child; son; daughter
evlat
cion
evlat
slip
evlat
Hey, young one!/Hey, youngster! E
evlat
children; off-spring. E
evlat
child, son, daughter; filial
evlât
filial
evlât
seed
Türkisch - Türkisch
Evlâdı olan
EVLAT
Bir kimsenin oğlu veya kızı, çocuk: "Zengin adamlarda evlat muhabbeti daha fazla mı oluyor?"- R. H. Karay
EVLAT
Soy, döl: "Yüksek bir tahsil görmedim ama ben de efendi evladıyım."- P. Safa
EVLAT
Yaşlı kimselerin çocukları yaşındakilere kullandıkları bir seslenme sözü: "Evladım, sakın kimseciklere borç etme!"- Y. Z. Ortaç
evlat
Soy, döl
evlat
Bir kimsenin oğlu veya kızı, çocuk
evlat
Yaşlı kimselerin çocukları yaşındakilere kullandıkları bir seslenme
evlatlı
Favoriten