evidence, the ability of a thing or idea to stick around or persist

listen to the pronunciation of evidence, the ability of a thing or idea to stick around or persist
Englisch - Türkisch

Definition von evidence, the ability of a thing or idea to stick around or persist im Englisch Türkisch wörterbuch

leg
{i} bacak

Molada bacaklarımı germek için kalktım. - During the intermission I got up to stretch my legs.

Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var. - They all have arms, legs, and heads, they walk and talk, but now there's SOMETHING that wants to make them different.

leg
(Matematik) dikkenar
leg
fasıla
leg
(giysi) bacağı örten bölüm
leg
(eşya) ayak
leg
{i} raund
leg
{i} but
leg
{f} koşmak
leg
mobilya ayağı
leg
pergel ayağı
leg
{i} ayak (masa vs.)
leg
(isim) bacak, but, ayak (masa vs.), üçgenin taban olmayan kenarı, etap, raund, ayak (yarış)
leg
briç veya spor karşılaşmalarında kazanılan ilk oyun
leg
{i} etap
leg
legofmutton sail üç köşeli bi
leg
leg of mutton koyun budu
leg
{i} (mobilyada/pergelde) ayak
leg
bacak vazifesi gören şey
leg
ayak

O, tüm ayak işlerini yaptı. - He did all the legwork.

Ayakları kırık sandalyeleri at. - Throw away the chairs whose legs are broken.

Englisch - Englisch
leg
evidence, the ability of a thing or idea to stick around or persist

    Silbentrennung

    evidence, the a·bi·li·ty of a thing or I·de·a to stick a·round or per·sist

    Aussprache

Favoriten