O her sabah koşmaya gider.
- She goes running every morning.
Üzülmeyin, her şey düzelecek.
- Don't worry, everything will be OK.
Tom her birkaç günde bir buraya gelir.
- Tom comes here every few days.
Yalnızca her birey ona karşı harekete geçmeye karar verirse, AIDS durdurulabilir.
- AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.
O, günaşırı onu aradı.
- He called her every other day.
Ben günaşırı onu ziyaret ederim.
- I visit him every other day.
Bütün ülkeler, tüm sınırları içindeki insan grupların ecdat yadigar eserlerini koruma ve gelecek nesillere aktarma sorumluluğu var.
- All countries have a responsibility to preserve the ancestral relics of every people group within their borders, and to pass these on to the coming generations.
Bugün bütün sınıf burada.
- Everyone in the class is here today.
Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.
- The United States is a paradise for almost every kind of sports, thanks to its wonderfully varied climate.
Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.
- Everyone has the right to the protection of the moral and material interests resulting from any scientific, literary or artistic production of which he is the author.