Siz insanları anlamıyorum.
- I do not understand you.
Siz insanları anlamıyorum.
- I don't see your point.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Artık seni sevmiyorum.
- I don't love you anymore.
Bu kitabı sana vereceğim.
- I will give you this book.
Sana küçük bir şey getirdim.
- I brought you a little something.
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
Bu otobüs sizi müzeye götürecek.
- This bus will take you to the museum.
İstasyona giderken ben seni geçtim.
- I can beat you to the station.
Artık seni sevmiyorum.
- I don't love you anymore.
Size kuralları ihlal etmek için izin verilmez.
- You are not allowed to violate the rules.
Size patatesleri haşlayacağım.
- I'll boil you the potatoes.
Kendinize dikkat edin!
- Take care of yourselves!
Siz ikiniz kendinizden utanmalısınız.
- You two should be ashamed of yourselves.
All you need to do is trust each other.
- Ihr müsst nichts tun, außer euch zu vertrauen.
The police will get you to find the bullets.
- Die Polizei wird euch dazu bringen, die Kugeln zu finden.