Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Merhaba, siz Bay Ogawa mısınız?
- Hello, are you Mr Ogawa?
Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı.
- If it hadn't been for you, he would still be alive.
Artık seni sevmiyorum.
- I don't like you anymore.
Bu kitabı sana vereceğim.
- I will give you this book.
Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
- I will teach you to play chess.
Sizin hangi tür şarabınız var?
- What kind of wine do you have?
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
Artık seni sevmiyorum.
- I don't like you anymore.
Artık seni sevmiyorum.
- I no longer love you.
İçmek için size ne alabilirim?
- What can I get you for drinking?
Size patatesleri haşlayacağım.
- I'll boil you the potatoes.
Kendinize dikkat edin!
- Take care of yourselves!
Hepiniz kendinizden utanmalısınız.
- You should all be ashamed of yourselves.
I'll miss you very much if you go.
- Ich werde euch sehr vermissen, wenn ihr geht.
The police will get you to find the bullets.
- Die Polizei wird euch dazu bringen, die Kugeln zu finden.