Armstrong walked around.
- Armstrong, etrafta gezindi.
You shouldn't say that kind of thing when children are around.
- Çocuklar etraftayken o tür şey söylememelisin.
The moon circles the earth.
- Ay, Dünya'nın etrafında döner.
We sat around the fire in a circle.
- Daire şeklinde ateşin etrafına oturduk.
An old man sat surrounded by his grandchildren.
- Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.
The English language surrounds us like a sea.
- İngiliz dili bir deniz gibi etrafımızı sarıyor.