etkileyen

listen to the pronunciation of etkileyen
Türkisch - Englisch
affecting
influential
(Dilbilim) causer
effecter
influencer
(Dilbilim) effector
affectional
etkileyen okları çıkar
(Bilgisayar) remove precedent arrows
birbirini etkileyen
interactive
etkile
affect

Most living creatures in the sea are affected by pollution. - Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.

Worry affected his health. - Endişe onun sağlığını etkiledi.

birden fazla organı etkileyen
multiple
etkile
{f} affecting
etkile
{f} obsessed
etkile
impress

I was impressed by the general knowledge of Japanese students. - Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.

The exhibition was very impressive. - Sergi çok etkileyiciydi.

etkile
{f} biased
etkile
{f} bias
etkile
stamp on
etkile
{f} affected

Smoking has affected his health. - Sigara içmek onun sağlığını etkiledi.

The event affected his future. - Olay onun geleceğini etkiledi.

borsada büyük oynayarak fiyatları etkileyen kimse
bear
etkile
stamp#on
etkile
stampon
etkile
prejudiced
etkile
(Biyoloji) influence

That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt. - O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.

Human and animal life are influenced by their reactions to the atmospheric environment. - İnsan ve hayvan yaşamı atmosferik çevreye gösterdikleri tepkilerden etkilenirler.

kanı etkileyen
haematic [Brit.]
kanı etkileyen
hematic
rüşvetle etkileyen kimse
embracer
tüm vücudu etkileyen hastalık
systemic disease
etkileyen
Favoriten