Tom couldn't help but be impressed.
- Tom etkilenmekten kendini alamadı.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
- Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
- Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
His speech deeply affected the audience.
- Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
I think that our living together has influenced your habits.
- Sanırım birlikte yaşamamız alışkanlıklarını etkiledi.
That was probably what influenced their decision.
- Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.