He spoke with an affected English accent.
The affected compass was impossible to use, so we got lost.
The thunderstorm affected the compass, and we got lost.
Worry affected his health.
- Endişe onun sağlığını etkiledi.
The event affected his future.
- Olay onun geleceğini etkiledi.
I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
- Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
Whenever I visited the island, I was impressed with the beauty of nature.
- Adayı her ziyaret edişimde, doğanın güzelliğinden etkilendim.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
- Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
The event affected his future.
- Olay onun geleceğini etkiledi.
Human and animal life are influenced by their reactions to the atmospheric environment.
- İnsan ve hayvan yaşamı atmosferik çevreye gösterdikleri tepkilerden etkilenirler.
That was probably what influenced their decision.
- Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.