Tom emlak acentesiydi.
- Tom was a real estate agent.
Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.
- My aunt inherited the huge estate.
O, malikhanesinde yaşar.
- He lives on his country estate.
Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- He left part of his estate to his son Robert.
Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.
- My aunt inherited the huge estate.
Edward amcasının menkulünü miras olarak aldı.
- Edward inherited his uncle's estate.
Leyla, Teksas'ta büyük bir mülke sahipti.
- Layla owned a huge estate in Texas.
Tom bir yaban hayatı sığınma evi yaratmak için mülkünü bağışladı.
- Tom donated his estate to create a wildlife sanctuary.
Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- He left part of his estate to his son Robert.
Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- He settled part of his estate on his son Robert.
Tom amcasının arazisini miras olarak aldı.
- Tom inherited his uncle's estate.
I am afraid that some of the nobles who are campaigning for it simply want to use the Estates to cut down the King's power and increase their own.