Our teacher has a wonderful sense of humor.
- Öğretmenimizin harika bir espri anlayışı var.
He said so with humor.
- O espri ile öyle söyledi.
I saw an alien! shrieked Tom. Really? quipped Mary.
- Tom Bir uzaylı gördüm! diye çığlık attı. Mary Gerçekten mi? diye espri yaptı.
Tom's main problem is he has no sense of humour.
- Tom'un asıl problemi onun espri anlayışının olmamasıdır.
Germans have no sense of humour? I don't find that funny!
- Almanların espri anlayışı yok mu? Bunu komik bulmuyorum!
The person who wrote that book is possessed of both humour and wit, isn't he?
- O kitabı yazan kişi hem mizah hem de ince espriye sahiptir, değil mi?
Wit gives zest to conversation.
- İnce espri konuşmaya lezzet verir.
He has no sense of humor.
- Onun espri anlayışı yoktur.
It is a pity that he has no sense of humor.
- Ne yazık ki onun espri anlayışı yok.
Tom said I had no sense of humor.
- Tom espri anlayışım olmadığını söyledi.
He kept his sense of humor until the day he died.
- Öldüğü güne kadar espri anlayışını sürdürdü.