The breeze kissed her face.
- Esinti onun yüzünü öptü.
There is usually a cool breeze here in the evening.
- Burada akşamleyin genellikle serin bir esinti vardır.
A puff of wind came and blew Curdken's hat far away.
- Bir rüzgar esintisi geldi ve Curdken'in şapkasını uçurdu.
A gust of wind blew Curdken's hat away, and he had to chase it over hill and dale.
- Bir rüzgar esintisi Curdken'in şapkasını uçurdu, ve o onu tepe ve vadinin üzerinde kovalamak zorunda kaldı.
A puff of wind came and blew Curdken's hat far away.
- Bir rüzgar esintisi geldi ve Curdken'in şapkasını uçurdu.