Kaçmak için şansım yoktu.
- I had no chance to escape.
Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.
- Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.
İnsanlar şehrin sıcağından kaçış arıyorlar.
- People seek escape from the heat of the town.
Kaçış denemesi başarılıydı.
- His escape attempt was successful.
Tom umutsuzca sorumluluğundan kurtulmaya çalışıyor.
- Tom desperately tries to escape his responsibility.
Hava kirliliğinden kurtulmanın tek yolu ıssız bir yerde yaşamaktır.
- The only way to escape air pollution is to live in the middle of nowhere.
Kaçak mahkumlar hâlâ kaçak.
- The escaped prisoners are still on the run.
Kaçan tutuklu hâlâ kaçak.
- The prisoner who escaped is still at large.
Neyse ki, biz bir kaçış yolu bulduk.
- Luckily, we found an escape route.
Tatile çıkmak istediler.
- They wanted to escape on vacation.
Tom yangın çıkışını işaret etti.
- Tom pointed to the fire escape.
Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.
- Her name often escapes me.
Tom yangın çıkışını işaret etti.
- Tom pointed to the fire escape.
Dört kollu adam bankayı soydu ve 4 milyon dolar ile kaçtı.
- Four armed men held up the bank and escaped with $4 million.
O, karanlıktan faydalanarak kaçtı.
- He escaped under cover of the darkness.
Ben bu hapishaneden kaçmayı başarabilmemizin pek olası olmadığını düşünüyorum.
- I think it's highly unlikely that we'll be able to escape from this prison.
Kapıya doğru yöneldi ve kaçmaya çalıştı.
- He made for the door and tried to escape.
The children climbed out of the window to escape the fire.
The name of the hotel escapes me at present.
The prisoners escaped by jumping over a wall.
You forgot to insert an escape in the datastream.
Brion escaped the double quote character on Windows by adding a second double quote within the literal.
The prisoners made their escape by digging a tunnel.
... that they can't escape the paparazzi are full of shit. ...
... to escape the death of the universe, and that is leave the universe. Well, you're now ...