Üzgünüm seninle aynı düşüncede değilim.
- Es tut mir leid, ich teile Deine Meinung nicht.
Üzgünüm ama geç kalacağım. Trafikte sıkıştım!
- Es tut mir leid, aber ich werde verspätet kommen, ich stecke im Verkehr fest!
Geç kaldığım için üzgünüm.
- I'm sorry to be late.
Geç kaldığım için üzgünüm.
- I'm sorry I'm so late.
Affedersiniz fakat söylediğinizi anlamadım.
- I'm sorry, but I didn't catch what you said.
Affedersiniz, yanlış bir şey mi yaptım?
- I'm sorry, did I do something wrong?
Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- I am sorry to trouble you.
Ben, sizi bu kadar uzun beklettiğim için üzgünüm.
- I am sorry to have kept you waiting so long.
I'm sorry, I can't stay long.
- Es tut mir leid, ich kann nicht lange bleiben.
I'm sorry I didn't reply to you sooner.
- Es tut mir leid, dass ich dir nicht früher geantwortet habe.