Musa ilahi emirleri taşıyan dağdan indi.
- Moses came down from the mountain bearing divine commandments.
Meyve vermeden önce, portakal ağaçları turuncu çiçekleri ile çiçek açar.
- Before bearing fruit, orange trees bloom with orange blossoms.
Meyve vermeden önce portakal ağaçları azahar adı verilen bir çiçekle çiçek açarlar.
- Before bearing fruit, orange trees blossom with a flower called an azahar.
He can't endure my selfishness any more.
- Er kann meinen Egoismus nicht länger ertragen.
I could hardly endure the pain.
- Ich konnte den Schmerz kaum ertragen.