Dan en genç halası Linda'yla sapkın bir cinsel ilişkiye başladı.
- Dan began an erratic sexual relationship with his youngest aunt, Linda.
Mary Tom'un düzensiz davranışı tarafından rahatsız oldu.
- Mary was troubled by Tom's erratic behavior.
Düzensiz malzemelerin etkisini azaltmak zorundaydık.
- We had to lessen the impact of the erratic supplies.
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
- Share prices have been erratic this last month.
Fadıl'ın davranışı daha kontrollü ve dengesiz hale geliyordu.
- Fadil's behavior was becoming more controlling and erratic.
Düzensiz fiiller İngilizcenin bir parçasıdır.
- Irregular verbs are a part of the English language.
Okulda İngilizce öğrenmek zorunda kaldığımda zaman zaman tüm düzensizlik ve garip kurallardan yakınırdım.
- When I had to learn English in school, at times I would bemoan all the irregularities and strange rules.
Onun bir dizi çarpık dişleri var.
- She has a set of irregular teeth.
Henry has been getting erratic scores on his tests: 40% last week, but 98% this week.
When I saw the other driver weaving erratically across the road, I decided to keep my distance.