Hayat hayal kırıklıkları ile dolu.
- Life is full of disappointments.
Tom'un USB kabloları ile dolu bir çekmecesi var.
- Tom has a drawer full of USB cables.
Yer yaratıcı genç insanlarla hayat doluydu.
- The place was alive with creative young people.
Gölet çeşitli küçük balıklarla doluydu.
- The pond was alive with various tiny fishes.