Piknik bir hayal kırıklığıydı.
- The picnic was a disappointment.
Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu.
- Such was Linda's disappointment that she burst into tears.
İnsanoğlunun hayatında niçin hayal kırıklıkları vardır?
- Why are there disappointments in human life?
Bir bilge bir defasında yaşamın hayal kırıklıkları dizisi olduğunu söyledi.
- A wise man once said, life is a series of disappointments.
Too high expectations are often a cause for disappointment.
- Zu hohe Erwartungen sind oft die Ursache für Enttäuschungen.
I have been a disappointment to my parents.
- Ich war eine Enttäuschung für meine Eltern.