Japonya'da öğrencilerin üniversitelere girmek için zor sınavlara girmeleri gerektiği tüm dünyada bilinmektedir.
- It is known all over the world that, in Japan, students have to take difficult entrance examinations to enter universities.
Okula girmek için sıkı çalıştım.
- I studied hard to enter the school.
Ev numaranı, mahalleni, posta kodunu ve sokağını ayrı ayrı yazmak zorundasın.
- You have to enter your house number, suburb, post code and street seperately.
Tom girişimci genç bir adam.
- Tom is an enterprising young man.
Buraya girişiniz yasaklandı.
- You are banned from entering this place.
Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
- One hundred and fifty people entered the marathon race.
İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
- An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.
- The researchers use the portal to enter into a different part of the universe.
He did the crime and will go to jail - the fact that he did not know it was illegal does not enter into it.
The country entered into peace talks with the militants.
One must be of legal age to enter into a contract.
... you enter the profession, you have a mentor or someone that can help you identify challenges ...
... every student has a Google account, I can just enter the ...