O çok aydınlatıcıydı.
- That was very enlightening.
İnsanları aydınlatmak çok kolaydır.
- Enlightening the people is very easy.
Fransa Dünya'yı Aydınlatan Özgürlük heykelini Amerika Birleşik Devletleri'ne hediye etti.
- France gave the United States the statue of Liberty Enlightening the World.
O çok aydınlatıcıydı.
- That was very enlightening.
İnsanları aydınlatmak çok kolaydır.
- Enlightening the people is very easy.
Joseph Goebbels Kamu Aydınlatma ve Propaganda Nazi bakanıydı.
- Joseph Goebbels was the Nazi minister of Public Enlightenment and Propaganda.
Yakılan her kitap dünyayı aydınlatır.
- Every burned book enlightens the world.
Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
- Television enlightens the viewers as well as entertains them.
Joseph Goebbels Kamu Aydınlatma ve Propaganda Nazi bakanıydı.
- Joseph Goebbels was the Nazi minister of Public Enlightenment and Propaganda.
İnsanları aydınlatmak çok kolaydır.
- Enlightening the people is very easy.
Joseph Goebbels Kamu Aydınlatma ve Propaganda Nazi bakanıydı.
- Joseph Goebbels was the Nazi minister of Public Enlightenment and Propaganda.