O çok aydınlatıcıydı.
- That was very enlightening.
İnsanları aydınlatmak çok kolaydır.
- Enlightening the people is very easy.
O çok aydınlatıcıydı.
- That was very enlightening.
İnsanları aydınlatmak çok kolaydır.
- Enlightening the people is very easy.
İnsanları aydınlatmak çok kolaydır.
- Enlightening the people is very easy.
Televizyon izleyicileri eğlendirmesinin yanı sıra onları aydınlatır.
- Television enlightens the viewers as well as entertains them.
Belki beni aydınlatabilirsin.
- Maybe you could enlighten me.
Yakılan her kitap dünyayı aydınlatır.
- Every burned book enlightens the world.
Joseph Goebbels Kamu Aydınlatma ve Propaganda Nazi bakanıydı.
- Joseph Goebbels was the Nazi minister of Public Enlightenment and Propaganda.
İnsanları aydınlatmak çok kolaydır.
- Enlightening the people is very easy.
Joseph Goebbels Kamu Aydınlatma ve Propaganda Nazi bakanıydı.
- Joseph Goebbels was the Nazi minister of Public Enlightenment and Propaganda.