Worrying is like paying a debt you don't owe.
- Endişelenmek olmayan bir borcu ödemek gibidir.
I don't have to worry about finding a job.
- İş bulmak için endişelenmek zorunda değilim.
I've got a good reason to be worried.
- Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
I've got a good reason to be worried.
- Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
Don't worry. I told you everything would be OK.
- Endişelenmeyin. Size her şeyin iyi olacağını söyledim.
Don't worry about Tom. He can take care of himself.
- Tom hakkında endişelenme. O kendine bakabilir.