endişelenmek

listen to the pronunciation of endişelenmek
Türkisch - Englisch
worry

I don't have to worry about finding a job. - İş bulmak için endişelenmek zorunda değilim.

I can't stop worrying about Tom. - Tom için endişelenmekten vazgeçemiyorum.

be worried

I've got a good reason to be worried. - Endişelenmek için iyi bir nedenim var.

mind
feel uneasy about smth
fret
sweat blood
to be anxious, to be worried (about)
bother about
care
tremble
to be anxious, be troubled, be concerned (about)
stew
(deyim) have on one's mind
worried

I've got a good reason to be worried. - Endişelenmek için iyi bir nedenim var.

worried about
disconcert
(deyim) bother one's head about
sweat bullets
touse
get anxious
anxious
endişelenme
disconcerting
endişelenme
(deyim) don't sweat it
endişelen
disconcert
endişelen
{f} disconcerting
endişelenme
don't worry

Don't worry. I'll stay with you. - Endişelenme. Ben seninle kalacağım.

Don't worry. I told you everything would be OK. - Endişelenmeyin. Size her şeyin iyi olacağını söyledim.

endişelen
moither
Türkisch - Türkisch
Tasalanmak, kaygılanmak
Tasalanmak, kaygılanmak: "Biz hep o haberlerin tesiriyle düşünür, endişelenir, kuşkulanır, kederlenir dururuz."- Y. K. Beyatlı
endişelenme
Endişelenmek işi
endişelenmek
Favoriten