His latest novel is well worth reading.
- Onun en son romanı okumaya değer.
His motorcycle is the latest model.
- Onun motosikleti en son model.
The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.
- Aktivistler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.
The last time I went to China, I visited Shanghai.
- Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.
What's his most recent novel?
- Onun en son romanı nedir?
This dictionary isn't the most recent version.
- Bu sözlük en son sürüm değil.
She knows a lot about the latest fashions.
- O, en son modalar hakkında çok şey biliyor.
His motorcycle is the latest model.
- Onun motosikleti en son model.
This is the very last thing I can do for you.
- Bu senin için yapabileceğim en son şeydir.
Tom finally talked Mary into buying a new computer.
- Tom en sonunda Mary'yi yeni bir bilgisayar alması için ikna etti.
We finally have you where we want you.
- Biz en sonunda sana bizim seni istediğimiz yerde sahibiz.