Tom has been to this park with Mary at least a dozen times.
- Tom, en azından düzinelerce Mary ile birlikte bu parkta bulundu.
You might at least have said, Thank you, when someone helped you.
- Birisi sana yardım ettiğinde, en azından, teşekkür ederim diyebilirdin.
She wrote to her parents at least once a week.
- O, en azından haftada bir kez anne ve babasına yazdı.
We must sleep at least seven hours a day.
- Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
We must sleep at least seven hours a day.
- Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
This pencil cost me at least a hundred bucks.
- Bu kalem bana en az yüz dolara mâl oldu.
The job will take a minimum of ten days.
- İş en az on gün alır.
Tom always makes a point of arriving at least five minutes ahead of time.
- Tom her zaman en az beş dakika önce varmayı kendine vazife edinir.
Movers don't like people who read books. But at least they have a good reason.
- Nakliyeciler kitap okuyan insanlardan hoşlanmazlar. Ama en azından iyi bir nedenleri var.
At least somebody is having a good time.
- En azından biri iyi vakit geçiriyor.
The job will take a minimum of ten days.
- Bu iş en az on gün sürecek.
The job will take a minimum of ten days.
- İş en az on gün alır.