Çayına süt koydu ve onu karıştırdı.
- He put milk into his tea and stirred it.
Küçük altın bir kaşıkla çayını karıştırdı.
- She stirred her tea with a little gold spoon.
Sen benim ilgimi uyandırdın.
- You've aroused my interest.
Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.
- His story aroused my suspicion.
Subay askerlerinde cesaret uyandırdı.
- The officer aroused courage in his soldiers.
Sen benim ilgimi uyandırdın.
- You've aroused my interest.