After the earthquake the neighbourhood felt insecure.
- Depremden sonra mahalle emniyetsiz hissetti.
I've never felt unsafe in Boston.
- Boston'da asla emniyetsiz hissetmedim.
We always had to put on a safety belt in case we had an accident.
- Kaza geçirme ihtimaline karşın biz her zaman bir emniyet kemeri takmak zorundaydık.
At the end of the day, the goals are simple: safety and security.
- Günün sonunda, hedefler basittir: emniyet ve güvenlik.
Tom has told us that the US government is trying to implement a weapon program that could seriously threaten the security of Russia.
- Tom bize Birleşik Devletler hükûmetinin Rusya'nın emniyetini cidden tehdit eden bir silah bağdarlaması icra etmeye gayret ettiğini söyledi.
At the end of the day, the goals are simple: safety and security.
- Günün sonunda, hedefler basittir: emniyet ve güvenlik.
The police took the hostages to safety.
- Polis rehineleri emniyete götürdü.
Six of those detained were released after being interrogated at the İzmir Police Department.
- Gözaltına alınanların altısı İzmir Emniyet Müdürlüğü'nde ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı.